Ana Sayfa
Özgeçmiş

Tarihte Cambazlar

Günaydın.

Allah selâmet versin.

Yazının sonunda zaman imi var ama şimdi gerekeceğinden buraya da günün tarihini açıkça yazayım: 2019 05 06. Yani Gençlik ve Spor Bayramı’na on üç gün var. Hicri 1440’ncı yılında Ramazan’ın ilk günü.

Size aşağıda Övroniüvs'un dün yayımladığı üç adet haber bağlantısını veriyorum:

  1. Mısır'dan Türkiye'ye Doğu Akdeniz uyarısı
  2. Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ne göre Rus denizaltıları boğazlardan geçebilir mi?
  3. ABD: Türkiye'nin Akdeniz'deki sondaj girişiminden büyük endişe duyuyoruz

Basında dün Rumların da aynı minvalde bazı tehditleri olduğu görüldü.

Bunların nasıl çözümlenmesi gerektiğini siz değerli denizcilere bırakıyorum. Ama bu haberlerin dün gözümüzden nasıl kaçtığına dair birkaç söz etmek isterim.

“Tarih tekerrür eder” deyişini duymayan, bilmeyen yoktur. Varsa da okuyunca anlamayacak yoktur. Hiç derinine indiniz mi bu cümlenin?

Bunu şunun için soruyorum:

Toplumda bir olgu ne kadar dile düşerse anlamından o kadar güç yitiriyor.

Hemen burada “bu Türk milleti de ne kadar cahil be kardeşim” diye sesler yükseldiğini düşünebilirsiniz. Bu tuzak bize özel değil. Her toplum için geçerlidir. Dünyanın her yerinde geçerli akçedir, «akıl etmeyen» toplumlar hep düşerler bu tuzağa, bir de bakarlar kendilerinden uzağa kayıvermişler.

Adına “anlamın aşındırılması” deniyor. Yani “tarih tekerrür eder” diye diye cümle öyle kanıksanmış ki, gerçek anlamından eser kalmamış; duyduğumuz ve üzerinde hiç düşünmeden hemen unuttuğumuz bir cümle olmuş.

Bunları niye mi yazdım?

Aşağıda değineceğim.

Dünya milletlerinin çoğunlukla yuttuğu bir başka numaradır “cambaza bak”. Bundan çok söz edilmez. Edilirse, “ne cambazı kardeşim” diye sormaya başlar millet, olmaz. Numara işlemez artık. Ama öyle işletilir ki, kimse cambaza baktığını anlamaz.

Her ortamda bol bol boş ama hoşumuza giden lâf duyuyorsak, bir de hiç gereği yokken bir konu önümüze atılıyorsa cambaz oynamaya başlamıştır.

Lâf ne kadar boş olursa olsun, biraz cilâlanır az da mağduriyet katılır da yüreğimize hitap ederse tadından yenmez. Dini duyguların en hassas olduğu Ramazan günlerinde bu şarlatanlara çok rastlarsınız. Cebinizdekine dikkat edin.

Olay da büyütülür, etrafında gürültü koparılırsa daha güzel olur, kimse arkada kotarılana çok dikkat etmez. Basit temelsiz bir sav sürersiniz ortaya, başlarsınız etrafında gürültüye. Birkaç saat sonra zaten siz de inanırsınız doğru yaptığınıza. O noktaya nasıl geldiğinizi sorgulamadan ayamazsınız. Hep tutar bu numara.

Ama benim bu yazıdaki derdim bu değil, asıl derdim daha büyük; memleketinize dikkat edin.

Elin gâvuru bu sefer kuvvetli geliyor. Daha doğrusu geldiğini görmüyorsun, attı bizi hafif ılık suya, alttan alevi artırdıkça artırıyor, biz de kemiklerimize kadar ısındığımızı zannediyoruz.

Toparlayayım. Sorarak toparlayayım. Cevaplarını bi'zahmet Gogul’a soruverin, o kadar da hazıra konmayın. Ha, bir de öyle kısa yanıtlar beklemeyin; bu soruların cevapları için uzmanlar ciltler dolduruyor da yine yetmiyor kitaplar!

(Son üçüne özel ihtimam göstermenizi öneririm. Çok yakın tarih çünkü.)

Ne ben lâfı bükerek yorulayım ne de siz!

Bizim dünkü cambazımızı aşağı yukarı tahmin ediyorsunuz. Bütün ülke o cambaza kilitlendi. Yukarıda bağlantılarını verdiğim haberlere kimse bakmak zahmetine bile katlanmadı.

Cambazı biz yarattık, sonra da yaptıklarını hayretle izliyoruz. Garibim cambaz, cambaz olduğunu bile bilmiyor. Ama biz bu numarayı hep yedik, yiyoruz.

Bu yazıyı iki nedenle yazdım:

(1)

Ah be canım kardeşim, mesele o parti bu parti, akepe, cehepe, mehepe, feşmekân tepe değil; gemiyi batırmak için elinden geleni yapıyor düşman, biz de ona yardım ediyoruz.

(2)

İnancım tam, bunu da parçalayıp atacağız. Ama şu kurşunu bıçak kemiğe dayanmadan, gâvur namusa el uzatmadan atalım be kardeşim. Biz birbirimizi yerken elin gâvuru doğu Akdeniz’i götürüyor. Doğu Akdeniz bugünlerde Anadolu’nun da içinde olduğu bu coğrafyanın tamamı demek.

Siz değerli denizcilerden bir istirhamım olacak: Akif'in Çanakkale şiiri ve İstiklâl marşını, Mustafa Kemâl Atatürk'ün Gençliğe Hitabesini, ama baştan sona her cümlenin anlamına vakıf olarak bir kez okuyun. İçinizde kabaracak duyguları gemleyin ve yukarıda bağlantılarını verdiğim haberlere bir kez daha göz atın.

Pruvanız neta olsun.

Allah selâmet versin.

Yakup Korkmaz

201905070449 - Tuzla

yakupkorkmaz.com © denizci